İbrahim ÇUHADAR
Şehit Düştüğü
Tarih: 11
Eylül 2012
Şehit Düştüğü Yer: İstanbul
Doğduğu Tarih: 16 Ağustos 1973
Doğduğu Yer: Ankara
Mezar Yeri: Gazi Mezarlığı, İstanbul
20 Temmuz 2012’de yoldaşımız Hasan Selim Gönen’i
katleden polislerin bulunduğu 75. Yıl Sultangazi Polis Karakolu’na savaşçımız İbrahim
ÇUHADAR tarafından 11 Eylül tarihinde bir FEDA EYLEMİ gerçekleştirilmiştir.
POLİSLER;
SİZ DE HALK ÇOCUKLARISINIZ AKP’NİN İŞKENCECİSİ, KATİLİ OLMAYIN!
HALK
ÇOCUKLARINI KATLETMEYİN! İSTİFA EDİN! SİMİT SATIN!
Halk
çocuklarını, devrimcileri sokak ortasında kurşuna dizmenin hesabını
vereceksiniz!
20 Temmuz 2012’de yoldaşımız
Hasan Selim Gönen’i katleden polislerin bulunduğu 75. Yıl Sultangazi Polis
Karakolu’na savaşçımız İbrahim ÇUHADAR tarafından 11 Eylül tarihinde bir FEDA
EYLEMİ gerçekleştirilmiştir. Feda Savaşçımız İbrahim ÇUHADAR (İrfan) şehit
düşerken işkenceci katil polislerden Bülent Özkan ölmüş bir emniyet amiri iki
komiser yardımcısı ve bir polis toplam sekiz kişi yaralı olarak hastaneye
kaldırılmıştır. Karakol’da yaralananların arasında halktan insanların da olduğu
söylenmektedir. Elimizde olmayan nedenlerler halktan insanlara verdiğimiz
zarardan dolayı yaralıların yakınlarından ve halkımızdan özür dileriz.
AKP’nin işkenceci katil polisleri, halk çocuklarını,
devrimcileri sokak ortasında katletmenin hesabını vereceksiniz!
Halkımız! Feda savaşçımız İbrahim Çuhadar’ın eylemini
gerçekleştirdiği karakol ne sıradan bir karakol dur, ne de karakoldaki polisler
sıradan polislerdir.
GAZİ POLİS KARAKOLU İŞKENCECİ,
KATLİAMCI KONTRGERİLLANIN KARARGAHLARINDANDIR!
Gazi Polis Karakolu İŞKENCE MERKEZİDİR. AKP’nin işkenceci
katil polislerinin bulunduğu karakoldur. Geçtiğimiz ay içinde savaşçımız Hasan Selim
Gönen’i sokak ortasında katleden polisler Gazi Karakolu’nun polisleridir.
Gazi Polis Karakolu’nun suçları sadece bununla da sınırlı
değildir. Bu Karakol işkenceciliğiyle, katliamcılığıyla, halka karşı terörüyle
tescilli bir karakoldur.
12 Mart 1995’de Gazi Mahallesi’nde 12
kişiyi katleden kontrgerillacı katiller bu karakolda organize olup
katliamları palanlamışlar ve gerçekleştirmişlerdir. 1995 yılında Gazi ve
Ümraniye’de 6’sı Cepheli toplam 18 kişiyi katlettiler. 18 kişinin katili AKP
iktidarı tarafından AKLANDI!
Tam 17 yıldır Gazi’de katledilen şehitlerimizin aileleri
adalet bekliyor.
Gazi Polis Karakolu Gazi katliamından bugüne Gazi halkına
karşı hergün terör estiren, işkence yapan bir işkence merkezidir.
Feda Savaşçımız İbrahim Çuhadar’ın Gazi Polis Karakolu’na
yönelik eylemi 17 yıldır adalet bekleyen şehit ailelerimizin hesabını sormak
içindir!
Bir buçuk ay önce 20 Temmuz’da Gazi polis karakolu
polisleri tarafından katledilen Savaşçımız Hasan Selim Gönen’in hesabını sormak
içindir!
Her gün sokak ortalarında katledilen halk
çocuklarının hesabını sormak içindir!
Gazi polis karakolu rastgele seçilmiş bir hedef değildir.
Hasan Selim Gönenin katilleri yargılanıncaya kadar
karakollarınızı başınıza yıkmaya devam edeceğiz...
BİRİMİZİ KATLETTİĞİNİZDE HEPİMİZ AYAĞA KALKACAĞIZ.
YOLDAŞLARIMIZ, HALKIMIZ ADALETSİZ KALMAYACAK.
Hasan Selim’i kim katletti? Katiller yargılanmadığı
sürece biz yargılayacağız! Katillerin cezasını biz vereceğiz!
HASAN SELİM GÖNEN’İN KATİLLERİNİ İSTİYORUZ!
Bu ne pervasızlık. Sokak ortasında bir devrimciyi
katlettiler. Katiller hakkında soruşturma dahi açılmıyor. Katiller yeni
katliamlar için elini kolunu sallayarak geziyor. Göstermelik olarak tutuklananlarda
üç-beş ay içinde serbest bırakıldıkları yetmiyor terfi ettiriyorlar.
12 Ağustos’da İzmir Karabağlar’da hurdacılık yapan üç
kardeşin üzerine polisler sokak ortasında kurşun yağdırdı. Kardeşlerden Emrah
Barlak sokak ortasında güpe gündüz herkesin gözleri önünde katledildi.
EMRAH BARLAK’IN KATİLLERİNİ İSTİYORUZ!
30 Ağusta’da Ankara Keçiören’de Cem Aygün’ü “dur
ihtarına uymadı” diyerek katledip, pervasızca “ayagım kaydı,
düşerken silah ateş aldı” dediler. Katil polisler serbest bırakılırken
Cem Aygün’ün ablaları gözaltına alındı. CEM AYGÜN’ÜN KATİLLERİNİ İSTİYORUZ!
İki yıl önce Muğla’da Üniversite öğrencisi Şerzan Kurt’u
katleden polisler serbest bırakıldı. ŞERZAN KURT’UN KATİLLERİNİ İSTİYORUZ!
HALK ÇOCUKLARI VE DEVRİMCİLER SAHİPSİZ DEĞİLDİR.
AKP’nin işkenceci katil polisleri hemen hergün bir halk
çocuğunu sokak ortasında köşe başlarında katlediyor.
Şu tabloya bakın;
- AKP’nin iktidarının sadece son 8 yılında 764 kişi
polisler tarafından katledildi.
- 2007 yılında “Polis Vazife ve Salahiyetleri Yasası'nda
yapılan değişiklikten sonra bugüne
kadar polis tarafından 24’ü karakollarda işkenceyle olmak
üzere toplam 120 kişi katledildi.
- 2002-2012 yılları arasında 181 çocuk katledildi.
- 129 faili mechul cinayet işlendi!
- 2002-2009 yılları arasında 29 bin 511’i polis olmak
üzere 34 bin 931 kolluk kuvveti hakkında işkence nedeniyle şikayette bulunuldu.
- 20 bin polis, jandarma ve gardiyan hakkında
“takipsizlik” kararı verildi.
- 8 bin 415 polis, jandarma ve gardiyan hakkında kamu
davası açıldı. Bu davaların yüzde 90’ı beraat ettirildi.
- 24 kişinin işkenceyle öldürüldüğü 24 karakolun 24’ünde de
kameralar bozuk dendi.
Arkasında AKP’nin sınırsız korumasını gören katil
polisler artık katliamlarını, işkenceleri gizleme gereği duymuyor. Halkla alay
eder gibi akıllara ziyan açıklamalar yapıyorlar.
HALK SAHİPSİZ DEĞİL. HALK ADALETSİZ KALMAZ. KATLİAMLARINIZ,
İŞKENCELERİNİZ YANINIZA KAR KALMAZ.
AKP’nin polisleri!
Sizlerde halk çocuklarısınız. Amerikan uşağı AKP’nin
iktidarını korumak için halkı katletmekten, işkence yapmaktan, halkın her türlü
hak arama eylemlerini gaza boğmaktan vazgeçin!
Halk çocuklarını ve devrimcileri katletmenize
sessiz kalmayacağız. Amerikan uşağı AKP’nin korumasına güvenmeyin. Devlet
katillerini sonsuza kadar koruyamaz. Kullanır, işi bitince bir köşeye atar.
Bakın Mehmet Ağar’a, bakın Korkut Eken’e, İbrahim Şahin’e
bakın. Ayhan Çarkın’a bakın.
POLİSLER İSTİFA EDİN! EKMEK PARANIZ İÇİN ONURLU BİR İŞ
YAPIN! SİMİT SATIN!
Hiç kimse polisliği ekmek parası kazanmak için bir meslek
olarak görmesin. Polis teşkilatı Amerikan uşağı faşist AKP’nin sömürü yağma ve
talan düzenini halka karşı koruyan baskı ve terör kurumudur.
Yukarıdaki tablo polis teşkilatının kime karşı ne amaçla
var olduğunu ortaya koymaktadır.
Onun için polislere diyoruz ki; halkı katletmekten vaz
geçin. Halkın kurtuluşu, vatanımızın bağımsızlığı için sömürü yağma ve talan düzenine
karşı savaşan devrimcileri katletmekten işkence yapmaktan vazgeçin.
Siz de yoksul halk çocuklarısınız. Halka ve devrimcilere
düşman olmamak için halka karşı faşist terörün bir kurumu olan polis
teşkilatından istifa edin.
Ekmek parası için mi yapıyorsunuz? İşkence ve katliam
gibi onursuzca bir iş yapmaktansa gidin simitçilik yapın. Onurlu bir iş yaparak
ekmek paranızı kazanın. Çocuklarınızın karnını işkence yaparak kazandığınız
parayla doyurmayın.
YÜKSEK GÜVENLİKLİ F TİPLERİNİZDEN ÇIKAN İBRAHİM ÇUHADAR
YÜKSEK GÜVENLİKLİ POLİS MERKEZİNİZİ HARABEYE
ÇEVİRDİ!
İbrahim Çuhadar’ı sahte belgelerle, asılsız iddialarla
yıllarca hapishanelerinizde tutsak ettiniz. F tipi tecrit hücrelerine attınız.
F tiplerinde düşüncelerimizi, beyinlerimizi teslim
alacaktınız. Sandınız ki F tiplerinin tecrit hücrelerinde hafızalarımızı
yitereceğiz, Buca’yı, Ümraniye’yi, Ulucanlar’ı ve 19 Aralak hapishaneler
katliamını unutacağız. 19 Aralık katliamının katillerini aklarken katliamdan
sağ kurtulan tutsaklar hakkında dava açtığınızı unutacağız. Bayrampaşa’da diri
diri yaktığınız yoldaşlarımızın hesabını unutacağız. F Tipi tecrit
politikalarıyla katletiğiniz 122 insanımızın hesabını unutacağız...
HAYIR UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ! SORULMADIK
HESABIMIZ KALMAYACAK!
YÜKSEK GÜVENLİKLİ KARAKOLLARINIZ SİZİ KORUYAMADI, KORUYAMAYACAK!
Gazi katliamından sonra halkın adaletinden korkunuzdan
yerleşim yerlerinden yalıtılmış bir tepeye özel betonlarla yüksek güvenlikli
karakol inşa ettiniz. Sandınız ki, yüksek güvenlikli karakollarınız sizi koruyacak.
Ne yüksek güvenlikli F tipleriniz hesap sormamızı engelleyebildi, ne de yüksek
güvenlikli karakollarınız sizi koruyabildi. Cehennemin dibine de girseniz sizi
buluruz. Cehennemi çok iyi biliriz biz; Cehenneme çevirdiğiniz 19
Aralık’ın alevlerinin içinden çıkıp geliyor İbrahim Çuhadarlar. Yüksek
güvenlikli karakollarınız sizi koruyamayacak.
Hasan Selim’in Emrah Barlak’ın, Cem Aygün’ün katilini
istiyoruz. Hergün birini katlettiğiniz halk çocuklarının katillerinin
yargılanmasını istiyoruz.
Ya katilleri mahkûm edeceksiniz ya da biz sizi tek gözle
uyumaya mahkûm edeceğiz.
ŞEHİTLERİMİZİN HESABINI SORACAĞIZ! HALKI KATLETMENİN
HESABINI SORUCAĞIZ.
BİR GÖZÜNÜZ HEP AÇIK KALACAK; RAHAT UYKU UYAYAMACAKSANIZ.
Adaletimizi Hasan Selim’in annesi belirleyecek!
Adaletimizi Keçiören’de katlettiğiniz Cem Ayğün’ün
ablaları belirleyecek!
Adaletimizi İzmir’de sokak ortasında kurşunladığınız
ve ambulans bile çağırmadığınız hurdacı Emrah Barlak’ın anasına soracağız!
Onlar ne derse adaletimiz onu yapacak...
Ya katilleri halkın adaletine vereceksiniz, ya da tek
gözle uyamayı öğreneceksiniz. Bir gözünüz hep açık kalacak; rahat uyku
uyayamacaksanız.
CEPHE’NİN FEDA SAVAŞÇISI İBRAHİM ÇUHADAR (İRFAN)
SAVAŞTI TUTSAK DÜŞTÜ DİRENDİ VE ŞİMDİ
ÖLÜMSÜZLEŞTİ
İbrahim Çuhadar 16 Ağustos 1973 Ankara, Altındağ
doğumludur. Aslen, Çorum, Alaca, Tutluca Köylü, yoksul bir ailenin çocuğudur.
İş bulmak için memleketlerinden göç ettikleri Ankara’nın gecekondu mahallesi
Hüseyin Gazi’de yoksulluk içinde yaşam mücadelesi verdiler.
İbrahim Çuhadar ortaokul yaşlarından itibaren
damgacılık, kaşe, tabela, prinç levha, mobilyacılık, bakkal çıraklığı yaptı.
Ortaokulu ancak dışardan bitirebildi. 90’lı yıllardan itibaren inşaatlarda
çalıştı. Kışın inşaatlarda iş olmayınca pazarlamacılık yaptı.
1993 yılında inşaatta çalışırken devrimcilerle
tanıştı. İlk örgütlülüğü Devrimci İşçi Hareketi içinde oldu. 1994 yılında
illegal mücadele içinde yer aldı. 28 Eylül 1994 yılında tutsak düştü. Ankara
Ulucanlar ve Çankırı E tipi hapishanesinde 19 Aralık katliamına kadar toplam 10
yıl tutsak kaldı. Akrabası İrfan Ortakçı’nın Çankırı hapishanesinde 19
Aralık katliam saldırısında Ölüm Orucu direnişçilerini korumak için yaptığı feda
eylemine tanık oldu. Katliam saldırısından sonra sevk edildiği Sincan F
Tipi Hapisnanesi’nden 2004 yılında tahliye oldu.
Tahliye olduktan sonra 2009 yılına kadar çeşitli
alanlarda çalıştı. Bu süreç içinde onlarca kez gözaltına alınıp tutuklandı. Her
tahliye olduktan sonra tereddütsüz mücadeleye devam dedi.
HER CEPHELİNİN HAYATI BİR OKULDUR
BU OKULDAN BUGÜN İBRAHİM ÇUHADAR MEZUN OLDU!
39 yaşında şehit düştü İbrahim Çuhadar. Evet, İbrahim
Çuhadar’ın devrimcilik yaşamı tüm Cepheliler için, yöneticilerimiz,
kadrolarımız, savaşçılarımız için bir okuldur. Tüm Cephe savaşçıları İbrahim
Çuhadar okulundan mutlaka öğrenmeyi, ders almayı ve mezun olmayı başarmalıdır.
İbrahim Çuhadar 20 yaşında örgütlü ilişkilerin içinde
yeralmış ve 19 yılını devrime adamıştır.
İbrahim Çuhadar 19 yıllık devrimci yaşamını
özgeçmişinde şöyle özetliyor: “Benim devrimcilik yaşamım bir ilerleme,
bir gerileme şeklinde oldu genel olarak.”
Evet, İbrahim Çuhadar’ın 19 yıllık devrimcilik
yaşamanın özeti budur. Mücadele içinde bir çok eksiklikleri olmuştur. Çalıştığı
her alanda sorunlar yaşamıştır. Kimi zaman düşmüştür. Ama tüm devrimcilik
yaşamı boyunca örgütüne olan güveni eksilmemiştir. Kendine en güvensiz olduğu
anlarında örgütüne güvenmiş, örgütüne tutunup ayağa kalkmasını bilmiştir.
İşte bunu da özgeçmişinde şöyle anlatıyor İbrahim
Çuhadar: “Yaşadığım süreçlerdeki olumsuzluklara rağmen yeniden ayağa
kalkmalarımı olumluluk olarak görüyorum, yaşadığım eksiklikleri, insanlarla
yaşadıklarım olumsuzlukları Parti'yle paylaşmayı olumluluk olarak görüyorum.”
Cepheliler; İbrahim Çuhadar okulundan öğreneceğimiz birinci
ders budur: Yaşadığınız sorun ne olursa olusun ayağa kalkmak için
örgütünüze tutunun. Parti’yle paylaşın. İbrahim Çuhadar’ı her defasında ayağa
kaldıran ve bugün kahramanlığının doruğuna ulaştıran ondaki ayağa kalkma
iradesi ve Partiye açık olmasıdır.
Cepheliler! İbrahim gibi yapın:
En zor zamanlarınızda tarihimize dönün bakın.
Şehitlerimize dönün bakın. Orda en zor zamanlarınızda sizi ayağa kaldıracak
değerlerimiz var. Şehitlerimize bakın. Pratik içinde yaşadığınız, içinden
çıkılmaz gibi gördüğünüz sorunlarınız bu değerlerimiz karşısında
cüceleşecektir.
“19 Aralık 2000’de hiçbirimiz teslim olmadık,
direndik” diyor ÇUHADAR. Teslim olmadılar, direndiler çünkü
şehitlerimiz onların yanındaydı.
“Düşmanın ateş çemberinden geçtik. F tiplerinde
kendimi daha fazla geliştirdiğim bir süreç oldu. Bir yıl tek kişilik hücrelerde
kaldım, kendimi hiç yalnız hissetmedim. Ki, en başta şehitlerimiz, ve büyük
direnişimizin gücü vardı.”
İbrahim Çuhadar okulundan öğreneceğimiz derslerden
birisi de budur.
İbrahim Çuhadar’ı tanıyan, tanımayan herkes onun bu
kahramanlığı karşısında kendini sorgulamalıdır.
Biz halk hareketiyiz. Savaşı halklaştırarak, halkı
savaştıracağız, devrim yapacağız. İbrahim Çuhadar her şeyiyle halktı.
46 yaşında Erdallar, 39 yaşında İbrahimler destan
yazıyorlar.
İbrahim Çuhadar okulundan mezun olmak, halka sonsuz
güven duymaktır. Cephe saflarında herkes savaşçı olabilir, her savaşçı
destanlar yazabilir.
ÖRGÜT EN BÜYÜK GÜÇTÜR! İşte İbrahim Çuhadar’ın
gözündeki örgüt: “Hareket, benim kurtuluşum, geleceğim, özgürlüğüm...
İnsan olmayı, insanca yaşamın nasıl olması gerektiğini öğrendiğimdir. Örgüt
benim için temizliği, saflığı, güzelliği ifade ediyor. İyi ki, bu hareket içerisindeyim
demenin onurunu, gururunu ifade ediyor... Ülkemizde devrimi yapacak en doğru
ideolojik örgütlenmeyi ifade ediyor.
Partimle hayat buldum. Onunla halkımı, ülkemi sevdim.
Emeğin, sabrın nasıl olması gerektiğini Partimle gördüm. Değeri, paylaşmayı,
sevgiyi gördüm. Partimin benim üzerimde emekleri çok. Her zaman yanıbaşımda
gördüm Partimi. Önderimi, şehitlerimizi, yoldaşlarımı, halkımı ve vatanımı çok
seviyorum. Değerlerimiz için ölmeye ve öldürmeye hazırım.”
CEPHELİLER! İBRAHİM ÇUHADAR OKULUNDAN MEZUN OLMAK
KENDİNİ AŞMAKTIR! Devrimci yaşamanızda kendi dışınızda ne emperyalizm,
ne faşizm hiç bir güç önünüzde engel olamaz. Önünüzdeki engelleri kaldırın. Hiç
bir güç devrimci savaşımızı büyütmemizin önünde engel olamayacak.
Her Cepheli bir okuldur. Her okuldan İbrahimler mezun olacak
ve kahramanlıklar yaratacak.
Düşmana daha büyük darbeler vuracağız. Sorulacak
hesabımız büyük. Halkın umudu biziz. Bu umudu Erdallar’la, Hasanlar’la,
İbrahimler’le büyütüyoruz.
Bugün İbrahim mezun oldu. Ömrünü bize kattı. Şimdi biz
onun öğrencisiyiz.
SORULMADIK HESABIMIZ KALMAYACAK!
SAVAŞIMIZI BÜYÜTECEĞİZ! HALK ADALETSİZ KALMAYACAK!
AMERİKAN UŞAĞI AKP’NİN POLİSLERİ HALKA ZULMETMEKTEN,
HALKI KATLETMEKTEN VAZGEÇİN!
SİMİTÇİLİK YAPIN! ONURUNUZLA YAŞAYIN!
YAŞASIN HALKIN ADALETİ!
HASAN SELİM GÖNEN’İN HESABINI SORDUK
İBRAHİM ÇUHADAR ÖLÜMSÜZDÜR!
(Yukarıdaki
özgeçmiş bilgileri, DHKC Basın Bürosu'nun 12
Eylül 2012 Tarihli, 393 No’lu Açıklamasından alınmıştır.)
***
“Bir Oğlunuzu
Kaybedeceksiniz! Diğer Yandan, Binlerce Oğul, Binlerce Kızınız Olacak!”
Merhaba,
Sevgili; anneciğim,
babacığım, Özgür, Gül ve Serdar...
Sizleri çok sevdiğimi
bilmenizi istiyorum. Ki bu sevgimden dolayı da yıllardır devrimcilik yapıyorum.
Çünkü sizlerin de kurtuluşu devrimdedir, devrimci halk iktidarındadır. Bu
anlamıyla yıllardır beni anladığınızı, bize saygı, sevgi gösterdiğinizi
biliyoruz ve bu bizi mutlu etti.
Mektubum elinize
geçtiğinde aranızda olmayacağım. Yoldaşlarım sizi yalnız bırakmayacaktır. Nasıl
ki, sizler şehit düşen yoldaşlarımızın ailelerini yalnız bırakmadıysanız öyle
olacaktır.
Sizlerin emeklerine,
sevgisine, saygısına layık olmaya çalıştım her zaman.
Yıllarca hapishane
kapılarında, eylemlerde hep bizimle oldunuz. Sizlere ne kadar teşekkür etsem
azdır. Hiç yalnız bırakmadınız.
Sizler gibi bir aileye
sahip olduğum için her zaman onur ve gurur duydum.
Bu onur ve gururla ölüme
gülerek gidiyorum.
Biliyorum ki şehitliğim
sizler için zor olacaktır. O zaman şehit yoldaşlarımızı düşünün, onların ailelerini
düşünün, onlar size güç verecektir.
Biliyorsunuz ki yıllardır
devrimcilik yapıyorum ve sizlerden ayrı yaşadım, ne yaptıysam sizlerin
geleceği, mutluluğu için yaptım.
En son geldiğimde daha
çok sizlerle vakit geçirmeye çalıştım. Görmek istediğim akrabaları görmeye
çalıştım. Size belli etmemeye çalıştım bir daha göremeyeceğimi. Hiç düşündünüz
mü anne ve baba, en son beni terminale kadar gelip uğurladınız. Önceden olsa
izin vermezdim bilirsiniz. İşte o zaman ses çıkarmadım. Sizleri son kez görecek,
sarılacak olmanın duygusuyla izin verdim gelmenize. Sizleri çok seviyorum.
Özgür, Gül ve Serdar...
Sizlerle çok zaman
geçiremedik. Sizler büyürken ben hapishanedeydim. Sizlere çok fazla abilik
yapamadığımın farkındayım. Kusuruma bakmayın. Devrimciliğin zor yanlarından
biri de budur işte. Sevdiklerinden yıllarca ayrı kalmak.
Hapishaneden
çıktıktan sonra da devrimciliğe devam ettim. Zaman zaman geldim eve, sizleri
gördüm. Belki çok belli edemedim ya, sizleri çok sevdim. Her biriniz gözlerimin
önündesiniz.
Şehitliğim
sizleri de çok üzecektir biliyorum. Şunu unutmayın. Abiniz ne yaptığının
farkında ve milyonlarca insanın kurtuluşu için devrimcilik yaptı ve ölüme
gülerek gidiyor.
Halkımızı
aç bırakanlardan, yoksul bırakanlardan, işsiz bırakanlardan... hesap soruyorum.
Sizler
de biliyorsunuz, yakından birçok şeye tanık oldunuz. Devrimciliğin bir yanı
tutsaklıksa, diğer yanı şehitliktir. Bir gün benim de şehit olduğum haberimi
alacağınızı biliyordunuz. Oğlunuz da, İrfan'ın, Hasan'ın, Hüseyin Abi'nin,
Eyüp'ün, İsmet'in, Hülya'nın ve sizlerin de yakından tanıdığı şehitlerimizin
yanına gidiyor. Oğlunuzla, abinizle onur ve gurur duymanızı istiyorum. Sizin
başınızı eğecek bir şey yapmadı hiçbir zaman.
Düşman bir çok yalan
söyleyecektir. İnanmayın. Sizler de yakından tanıyorsunuz düşmanı. Onların her
söyleyeceği sizin tertemiz duygularınızı teslim almaktır, yoldaşlarımı
karalamaktır. Düşmana boyun eğmeyin, boyun eğerseniz beni daha fazla yaralamış
olacaksınız. Düşmana karşı başınız dik olsun. Ki oğlunuz onlardan hesap sordu.
Onun korkusuyla hareket edecekler. Onlara inanmayın, yoldaşlarıma güvenin. Biz,
gelecek güzel günleri temsil ediyoruz.
Bizler yaşanılası bir
ülke, dünya için mücadele ediyoruz. İnsanın insan tarafından sömürülmedeği,
kul-köle edilmediği, insanın insanca yaşayacağı bir ülkeyi kurmak, bedel ödemekten
geçiyor. Benden önce de 600'e yakın şehit verdik inançlarımız için. Önemli
olan, haklı ve meşru olmaktır. Biz haklı ve meşruyuz. İnancı, onuru, namusu,
vefayı, sevgiyi, umudu, emeği... Biz temsil ediyoruz. Çünkü biz halkız ve
haklıyız...
Bugüne
kadar sizler de onurunuzla yaşadınız. Zulme boyun eğmediniz. Bize inandınız ve
güvendiniz.
Evet,
sizlerin güvenine, sevgisine, emeğine, onuruna, namusuna leke sürdürmedik,
sürdürmeyeceğiz.
Şunu
çok iyi bilmenizi istiyorum. Oğlunuzu kaybetmek istemezsiniz. Hangi ana-baba
ister ki?
İstemez
elbette. Diğer yandan bir savaş veriyoruz ve bu savaş, sizin de iyi bildiğiniz
gibi bedeller üzerinden yürüyor. Kimimiz İsmet gibi hızarlarla doğranıyoruz,
kimimiz Hasan ve İrfan gibi bedenini ateşe tutuşturarak, semaha dönerek,
kimimiz Hülya gibi gün gün eriyor, kimimiz elde silah çatışarak şehit
düşüyoruz. Bu bizim gerçeğimiz. Oğlunuz da bedenini bomba yaparak düşmandan
hesap soracak. Feda eylemi yaparak halkımızı ve şehitlerimizi adaletsiz
bırakmayacak, 122 şehidimizin hesabını soracak, Dayı'mızın vasiyetini yerine
getireceğim.
Sevgili anne-baba ve
kardeşlerim; kimse kimseyi zorla ölüme göndermez, bunu sizler de biliyorsunuz.
Feda eylemine kendim karar verdim ve gönüllü oldum. Benim gönlüm rahat,
sizlerin de öyle olmasını istiyorum. Sizlerden istediğim tek şey bugüne kadar
olduğu gibi bundan sonra da bizlere sahip çıkmanız.
Bir oğlunuzu
kaybedeceksiniz. Diğer yandan, binlerce oğul, binlerce kızınız olacak... Çünkü
biz büyük bir aileyiz. Bunu sizler de iyi biliyorsunuz, yaşadınız...
Şehitliğimi duyduğunuzda,
oğlunuzla onur ve gurur duymanızı istiyorum. Ki oğlunuz istediği gibi yaşadı,
istediği gibi şehit düşecek. Yani inançlarım için ölümü gülerek karşılayacağım.
Cenazemi
düşmana bırakmayın. Düşman sizleri korkutmak ister, yıldırmak ister, kimsenin
haberi olmadan toprağa vermek ister. Düşmanın baskılarına boyun eğmeyin,
oğlunuz gibi başı dik olun ve beni yoldaşlarıma teslim edin. Yoldaşlarım, benim
istediğim gibi, bizim geleneklerimize göre toprağa vereceklerdir. (Vasiyetim,
Küçükarmutlu Cemevi’nden kaldırılmak, sizin de haberiniz olsun.) Artık veda
vakti geldi...
Sizleri çok seviyorum. Ne
yaptıysam sizlerin mutluluğu ve geleceği için. Oğlunuz, abiniz şehitler
kervanına katılacak.
Anne-baba, sizi çok
seviyorum, sımsıkı kucaklıyor ellerinizden öpüyorum. Unutmayın, oğlunuz
başınızı eğecek hiçbir şey yapmadı, sizlerin bizlere öğrettiği gibi ne
yaptıysak insan olmak içindir. Ki devrimcilik insan olmaktır, insana değer
vermektir.
Özgür, Gül, Serdar...
Sizleri de çok seviyorum, sımsıkı kucaklıyorum. Sizleri her zaman çok sevdim.
Yapımdan kaynaklı belki çok belli edemedim. Alınlarınızdan öpüyorum.
29
Ağustos 2012
İbrahim
Çuhadar
***
Özgür Tutsak Yoldaşlarıma Selam, Bin
Selam Olsun!
Merhaba,
Faşizmin hapishanelerinde
teslim olmayan, onurunu koruyan, başeğmeyen özgür tutsaklara, tutsak
yoldaşlarıma bir kez daha merhaba. Hepinizi kavgamızın sıcaklığıyla
kucaklıyorum.
Özgür tutsaklık,
tutsaklık koşullarında düşmana teslim olmayan, hesap sorandır!
Özgür tutsaklık, kendisi
içerde, beyni dışarda olandır!
Özgür tutsaklık, faşizme
hapishaneleri dar edendir!
Özgür tutsaklık, “Her Şey
Parti İçin! Her Şey Cephe İçin! Her Şey Zafer İçin!” diyendir.
Selam olsun zulmün
zindanlarında direnen tutsak yoldaşlarıma. Hapishanede en zor zamanlarımız,
şehitlerimizi ölümsüzlüğe uğurladığımız zamanlardır. Öfkemiz, kinimiz her
zamankinden büyük olur. Tutsak olmanın zorluğunu yaşarız. Hesabını soracağız
diye binlerce kez yeminler ederiz.
Hapishaneleri,
parti okullarına dönüştüren tutsak yoldaşlarıma, her koşulda umudu, geleceği
büyütmenin onuru olan, coşku ve moral veren oldunuz. Sizlerle uzun yıllar aynı
mevziyi paylaşmış olmaktan onur ve gurur duydum. Hapishaneler, devrimciliğimizi
büyüttüğümüz yerlerdir. Her şey somut yaşanır oralarda. Hapishaneler bir
okuldur bizim için! Buca, Ümraniye '96 ölüm orucu direnişimiz, sayısız barikat,
rehin alma eylemlerimiz... Ulucanlar, 19-22 Aralık... Büyük direnişimiz... F
Tipi tecrit hücreleri... Bu süreçleri, aynı duyguları yaşamaktan onur duydum.
Sizlerden aldığım güçle, düşmanın üzerine
gidiyorum.
Sizlerin hesap sorma
inancınızı yanıma alarak gidiyorum.
Sizlerin yoldaşı olmanın
onurunu ve gururunu her zaman yaşadım.
Sizlerin umutlarını
umudum bilip ölüme gülerek gidiyorum. Bir çok yoldaşımız gibi devrimciliği
hapishanelerde öğrenenlerden olmuşsam ne mutlu.
Her daim mücadelede ısrar
etmek, kalıcılaşmak olduğuna inandım.
Mücadele içerisinde
tutsaklık bir çoğumuzun uğrak yeri, alnımızın ak cefası olmuştur. Devrimcilik
böyle işte. Bedeller istiyor, bu bedellerden biri de tutsaklıktır. Önemli olan,
beyinlerimizin tutsak olmaması. İşte bunu başaran özgür tutsak yoldaşlarıma
selam olsun.
Günlerim yaklaşıyor
yoldaşlarım. Her gün, her saat daha fazla heyecan ve coşku duyuyorum.
Büyük ailemizin bir sıra
neferi olmak, bir feda savaşçısı olmak, 122 şehidimizin hesabını soracak,
Dayı'mızın vasiyetini yerine getirecek olmanın inancı, heyecanı ve coşkusuyla
doluyum.
Birçok özgür tutsak tanıdığım yoldaşlarım var.
Sizlere layık olacağım. Yoldaşlarım! Umutlarınız, sevginiz, düşmandan hesap
sorma öfke ve kininiz benimle... Sizleri çok seviyorum. Biliyorum ki, ne
yazarsam yazayım hep eksik kalacak. Şehitliğimle tamamlayacağım. Bu tarihin bir
parçası olmanın, sizlerin yoldaşı olmanın onurunu ve gururunu yaşıyorum. Gözüm
arkada gitmiyorum yoldaşlarım. Sizlerden aldığım güçle ölümü gülerek
karşılayacağım. Mutluyum, sizler gibi hiçbir koşulda düşmana teslim olmayan
yoldaşlarım olduğu için.
Ayrılık
vakti geliyor yoldaşlarım.
Büyük
ailemizin bir sıra neferi olarak, bir feda savaşçısı olarak sizleri çok
seviyorum. Sizlerden aldığım güçle, sizlere layık olacağım ve 122 şehidimizin
hesabını soracak, Dayı'mızın vasiyetini yerine getireceğim. Ölüme gülerek gideceğim,
yanımda sizlerde olacaksınız. Can verirken, can alacak olmanın kiniyle
olacağım, hoşçakalın yoldaşlarım...
Sizleri
çok seviyorum, sizlerin sevgisine layık olacağım. Bir canım var, halkıma ve
vatanıma feda olsun!
4
Ağustos 2012
Sevgi,
Saygı ve Selamlarımla
Yoldaşınız
İbrahim Çuhadar
***
Armutlu Halkına; “Büyük
ailemizin bir sıra neferi, bir feda savaşçısı olmanın onurunu, gururunu
yaşıyorsam...”
Merhaba,
Her şeyi kendi emek ve sevgileriyle yapan,
yaratan Küçükarmutlu halkını sevgi ve selamlarımla kucaklıyorum.
Açlığın, yoksulluğun,
işsizliğin, yağmurun, çamurun her türlüsünü görmesine rağmen örgütlülükten,
birlikten, dayanışmadan, paylaşmadan, bir göz kondusu için canını vermekten
çekinmeyen, düşmana her zaman direnen, korkulu rüyası olan Küçükarmutlu halkı.
Her zaman düşmanın
korkulu rüyası oldunuz. Sizleri düşman işgalci gördü.
Sizler oturamazdınız
oralara, sizler layık değildiniz. Oralarda zenginler oturmalıydı, villalar
yapmalıydı, keyiflerini sürmeli, bizlerin alınterini sömürmeliydiler.
İstanbul'un en güzel yerlerinden biriydi, Boğaz ayaklarının altındaydı. İşte
ondandır ki, biz onlar için layık değildik oralara.
Mafyacılar çöreklendiler,
canımızla, kanımızla attık. Bu sefer devlet yüzlerce kez geldi bir göz
kondumuzu yıkmak için. Her geldiklerinde direndik. Şehit verdik, gözaltına
alındık, işkence gördük, tutuklandık... Ne yaparlarsa yapsınlar örgütlülükten,
direnişten, direnmekten ödün vermedik... Küçükarmutlu örgütlü bir mahalleydi,
devletin hedefi örgütlülüğü yok etmekti.
Bunu yapamadı,
yapamayacak da. Ki, Küçükarmutlu'nun her harcına canımız, kanımız aktı.
Şenaylar, Gülsümanlar, Sultanlar... her daim bizlere güç verdiler, onur
oldular...
Şimdi de Kentsel Dönüşüm
yasası ile evlerimizi ellerimizden almak istiyorlar. Başaramayacaklar...
Sizlere yazmak gerçekten
zor. Sizlerle iki yıl aynı yerde yaşadım, soluk alıp, soluk verdim. Acılar,
sevinçler yaşadım. Güz şenlikleri örgütledik. Şehitlerimizi uğurladık. En güzel
sohbetler ettik gece geç saatlere kadar. İsim isim yazsam uzar gider. Ne
yapalım ki, fazla zamanımız yok, biliyorum ki, adaletimizi bekliyorsunuz.
(...)
Bizleri aç bırakan,
yoksul bırakan, işsiz bırakan, evsiz bırakan...
Emeğimizi sömürenlerden,
çalanlardan hesap soracak bir savaşçı olacaktım. Öyle ayrıldım sizlerin
yanından.
Bir çoğunuz merak ediyor,
haberim ne zaman çıkar diye düşünüyor olabilirsiniz. Son süreçte silahlı
eylemlerimiz, şehitlerimiz oldu. Biliyorum ki, bir çoğunuzun aklına
geliyorumdur. Çünkü sizler benim aklımdasınız. Sizlerin sevgisi, güveni, emeği
var üzerimde.
Size
çok kısa süre sonra güzel bir haber vereceğim, alacaksınız haberimi.
Yaşadıklarımız gözlerinizin önüne gelecek, bir yandan hüzünlenecek, diğer
yandan sevineceksiniz. Hüzünlenmeniz, çok yakından tanıdığınız birini daha
şehitler kervanına katacaksınız, sevineceksiniz halk düşmanlarından can
verirken can alacağım, şehitlerimizin katillerinden hesap sormuş olacağım.
Sizleri
çok sevdim... Sizlerden çok şeyler öğrendim. Bir çoğunuzla çok güzellikler
paylaştım. Eyüp'ü, Güler'i birlikte uğurladık... Size layık olacağım...
Büyük
ailemizin bir sıra neferi, bir feda savaşçısı olmanın onurunu, gururunu
yaşıyorsam bunda sizlerinde emekleri, sevgileri vardır. Sizleri unutmadım,
unutmayacağım.
(...)
Hesap sordum ve yine sizlerin yanından diğer şehitlerimizin yanına uğurlanacağım
için kendimi mutlu hissediyorum.
Artık
ayrılık vakti geldi...
Yakın
bir zamanda düşman Kentsel Dönüşüm adı altında büyük bir saldırı girişiminde
bulunacak. Bunu sizlerde iyi biliyorsunuz ve komiteler kurdunuz. Biliyorum ki,
geçmişte nasıl direnmişseniz, düşmanı yine püskürteceksiniz. Çünkü sizlerin
misyonu çok büyük. Siz ne kadar direnirseniz, halkımız sizlerin direnişinden
güç alacak ve düşmanın politikasını boşa çıkaracaktır.
Sizlere veda etmiyor,
sizleri çok seviyorum, sizlere layık olacağım.
Çünkü sizlerden
ayrılmıyorum, gözüm arkada gitmiyorum. En son sizlerin ellerinde ölümsüzlüğe
gideceğim. Hoşçakalın!
Sizleri çok seviyorum.
3
Ağustos 2012
Sevgi,
saygı ve selamlarımla
İbrahim
Çuhadar
***
Merhaba can yoldaşlarım; Bir
canım var halkıma ve vatanıma feda olsun!
Bağımsızlık, demokrasi ve
sosyalizm şiarını her zaman yükseklerde tutan, bunun için her türlü bedeli
ödemekten çekinmeyen yoldaşlarımı en sıcak sevgi, saygı ve selamlarımla sımsıkı
kucaklıyorum.
Zulme karşı her zaman
direnen, başı dik olan yoldaşlarıma...
Yoldaş demenin güzelliğini, sıcaklığını,
sevgisini, umudunu doyasıya yaşadık...
Kavgamızın başkentinde
adımladık sokakları... Her mahallesinde hesap sorduk... Her daim kavganın
harcını kardık, Anadolu'nun bereketli topraklarında...
Şehitlerimizin
mezarbaşlarında kaç kez sözler verdik onlara. Devrim sözümüzü yerine getireceğiz
diye. Katillerinizden hesap soracağız diye. Sizler gibi olacağız dedik.
Sizlerin yolundan, izinden gideceğiz dedik. Çünkü sizler kavgamızın mimarlarısınız
dedik. Bizim dünümüz, bugünümüz, yarınımızsınız dedik. Sizler şehit
bedenlerinizle Anadolu'nun her karış toprağında bize yol gösteren, önümüzü
açanlarsınız dedik... Şehitlerimize bağlılığımızı her zaman onlardan aldığımız
güçle savaşarak yerine getirmeye çalıştık, çalışıyoruz.
Şehitlerimiz bizim manevi
değerimizdir. Bunu hiç bir zaman unutmayın yoldaşlar.
Ne
zaman başımız sıkışsa ilk başvurduğumuz yine şehitlerimizdir. Bize her zaman
moral güç verdiler, öğretmeye devam ettiler...
Yoldaşlarım,
İki sınıf vardır.
Burjuvazi ve proletarya. Ezen ve ezilen, düzen ve devrim diye bahsettiğimiz.
Yaptığımız her faaliyette bunu hiç bir zaman unutmamak gerekiyor. Biz devrim
saflarındayız ve sınıfımız belli. Ezilenleri temsil ediyor, onlar için can
veriyor, can alıyoruz.
Düzen
bizi teslim almak için her türlü çirkefliği kullanıyor. Beyinlerimizi teslim
almak için yozlaştırıyor, uyuşturuyor her türlü aracıyla. Eksik bıraktığımız
her şey düzene hizmet eder. Bunu istemiyorsak, kendimizi büyütmek istiyorsak
soru sormalıyız. Öncelikle kime hizmet ediyor diye sormalıyız? Dersler
çıkarmalıyız. Düzen yanlarımıza militanca yaklaştığımız da, sonuç alırız.
Militan yaklaşmadığımız da, düzen açık kapılar arayacaktır, ara yollar bulacaktır.
Ara yol bırakmayacak, uzlaşmayacağız. Bunu başardığımız da biz olacağız!
Düşman
her gün saldırıyor. Gözaltına alıyor, işkence yapıyor, tutukluyor. Bu
topraklarda devrimin, devrimciliğin bitmesini istiyor. Bunun için de pervasızca
davranıyor. Sınıf kinleriyle hareket ediyorlar. Onun için kendine muhalif
hiçbir ses istemiyor. Düşmana karşı halkımızdan, vatanımızdan aldığımız güçle,
haklı ve meşrulukla, bizlerde öfkemiz ve kinimizle savaşıyor, hesap soruyoruz.
Erdal
ve Hasan'ı ölümsüzlüğe uğurladık. Hesap soran namlularımız işlemeye devam
edecek. Şehitlerimizi halkımızı adaletsiz bırakmamaya devam edeceğiz. Zorlu bir
sürecin içindeyiz ve bu süreçte her zaman olduğu gibi bedellerle aşılacak.
Vereceğimiz her bedel, geleceği örgütleyecek, bizi büyütecektir... Şehitlik,
yeniden doğmak, çoğalmaktır. Bunu ete-kemiğe büründüreceğiz.
Sizlerin
coşkusu coşkumuzdur, heyecanınız heyacanımızdır. Umudunuz umudumuzdur.
Sevginiz
sevgimizdir. Emekleriniz emeğimizdir. Yoldaş sıcaklığınız sıcaklığımızdır.
İnancınız, inancımızdır, düşmana olan öfke ve kininiz, öfke ve kinimizdir. Bizi
biz yapan tüm güzellikler benimle yoldaşlarım. Çünkü sizler gibi yoldaşlara
sahibim. Büyük aileye sahibim.
Dün birlikteydik, bugün
omuzlarınızda olacağım
şehit bedenimle. Ne mutlu ki büyük ailemize sahibiz, sizler gibi yoldaşlarım
var.
Yoldaşlarım,
Bizi sömürenlerden,
aç-yoksul bırakanlardan, işsiz bırakanlardan, evlerimizi yıkmak isteyenlerden,
vatanımızı emperyalistlere parsel parsel satanlardan, halkımızı iliklerine
kadar sömürenlerden, sağlıksız, eğitimsiz bırakanlardan hesap soracağız.
Halkımızı adaletsiz bırakmayacağız. Adaleti biz sağlayacağız.
Biriken öfkemiz ve
kinimiz var düşmana... Sabrımız sonsuz değil.
Bu öfke ve kinimizle,
bizi diri diri yakanlardan, katledenlerden hesap soracağız. 122 yoldaşımızın
hesabını soracak, Dayı'mızın vasiyetini yerine getireceğiz.
Yoldaşlarım,
Bu
süreç şehit bedenlerimizin üzerinde yükselecek, geleceği örgütleyeceğiz.
Bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizme böyle yürüyeceğiz.
Bu
süreçte kimimiz Erdal ve Hasan gibi elde silah savaşarak, hesap sorarak şehit
düşecek, kimimiz de feda eylemiyle...
Büyük
ailemizin bir sıra neferi, bir feda savaşçısı olmanın onurunu ve gururunu
yaşatan yoldaşlarıma selam olsun.
Sizlerden
aldığım güçle düşmanın üzerine tereddütsüz gideceğim, sizlerin öfkesi ve kini,
umutlarınız, sevginiz, inancınız, bağlılığınız, emekleriniz, vefanız benimle
olacak... Halkımız, vatanım, Dayı'mız, şehitlerimiz benimle olacak...
TAYAD'lılar, Dev-Genç'liler, özgür tutsaklarımız, dergi, avukatlarımız,
mahalleliler, Anadolu benimle, vatan hasretiyle yanıp tutuşan yurtdışındakiler
benimle... Evet yoldaşlarım feda eylemine yalnız gitmiyorum. Yanımda siz
yoldaşlarım varsınız... Çünkü biz büyük bir aileyiz ve BİZ'iz...
Sizleri
canımı verecek kadar çok seviyorum.
Can verirken, can alacağım, şehitlerimizin
katillerini yaşatmayacağım, hesap soracağım.
Ölüme gülerek gidiyorum
yoldaşlarım. Gözüm arkada gitmiyorum. Yaşam içerisinde kendi şehitliğimi
örgütledim. Yalnız değildim. Çünkü siz değerli yoldaşlarım vardı.
122 şehidimizin hesabını
soracak olmanın, Dayı'mızın vasiyetini yerine getirecek olmanın huzuru ve
mutluluğundayım. Bu mutluluk ve coşkuyla düşmanın beyninde patlayacağım.
Tüm yoldaşlarımı bir kez
daha sımsıkı kucaklıyorum. Sizleri çok seviyorum. Gönlünüz rahat olsun, şehitlerimizin
hesabını sormaya, geleceği örgütlemeye devam ediyoruz. Çünkü biz haklı ve
meşruyuz. Emperyalistleri ve işbirlikçilerini yerle bir ederek devrimi
gerçekleştireceğiz. Bu inançla feda eylemini gerçekleştireceğim ve yanımda en
sevdiklerim sizler olacaksınız yoldaşlarım.
Tüm yoldaşlarımı devrime olan bağlılığımla,
inancımla, büyük ailemizden aldığım güçle feda eylemini gerçekleştirecek
olmanın heyecanı ve coşkusu, morali ile bir kez daha kucaklıyor ve hoşçakalın!
122 şehidimizin hesabını
soracak, Dayımızın vasiyetini yerine getireceğim!
YAŞASIN FEDA EYLEMİMİZ!
YA ŞEHİT OLACAĞIM, YA
ŞEHİT!
DEVRİME ŞEHİT
BEDENLERİMİZLE YÜRÜYECEĞİZ!
ERDAL VE HASAN
ÖLÜMSÜZDÜR!
ÖNDERİMİZ,
BAŞKOMUTANIMIZ, DAYI'MIZ DURSUN KARATAŞ ÖLÜMSÜZDÜR!
YAŞASIN DEVRİMCİ HALK
KURTULUŞ PARTİSİ!
YAŞASIN DEVRİMCİ HALK
KURTULUŞ CEPHESİ!
6
Ağustos 2012
Selam, sevgi ve
saygılarımla
İbrahim
Çuhadar
Hakkında
Daha Geniş Bilgi İçin...